1973 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1973 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ekim 2023 Cumartesi

Twogether / A Couple Of Times (1973)

Twogether
, Düsseldorf Almanya'da kurulmuş bir elektronik ve Jazz Rock etkileşimli Krautrock grubu olarak tanımlanabilir. Haklarında çok fazla bilgiye sahip olmadığımız grup, 1973 yılında tek bir albüm çıkarıp ortalıktan kayboluyor. 2 kişiden oluşan grubun albümü fazlasıyla yaratıcı, değişik ve etkileyici olarak tanımlanabilir.

60'ların sonunda başlayan ve deneysel yaklaşımlara açık süreçte bu tarz değişik işler görmek mümkün. Twogether'ın A Couple Of Times albümü daha çok 69'un açtığı yolda ilerleme fikriyle yola çıkmış ama albümdeki vurmalıların öne çıkması dolayısıyla da daha geçenlerde söz ettiğimiz Niagara'ya yakın bir albüm ortaya çıkmış. Niagara gibiler demek yanlış olur elbette. Kendilerine ait bir yapı oluşturmuşlar. Özellikle elektronik seslere ve insanı derin yolculuklara sokan vurmalılardan hoşlananlar için iyi tercihlerden biri.

Albüm de grup da Krautrock janrı içerisinde dahil ediliyor. Albümdeki Progressive Rock etkileri, deneysel yaklaşımlar ve hiç durmadan ilerlemeye açık koşullar ile Krautrock tanımlamasını fazlasıyla hak ediyorlar. Diğer yandan kişisel olarak bu Krautrock'ın fazlasıyla dağınık olduğunu ya da süreç içerisinde dağıldığını söylemek de isterim. Alman kökenli Psychedelic ve Progressive müziğe verilen bir isim ama elektroniği ile, Jazz etkileşimleri ile, her yerden aldıkları müzikal katkılarla karmakarışık bir hal aldığını belirtmekte fayda var.

Twogether da bu duruma katkı sağlayan gruplardan. Basit gibi görünen karışık bir yapıları var. 2 kişilik kadro ile 20 kişi izlenimi veriyorlar. Bazılarına fena halde çekici bir albüm gibi gelirken bazı dinleyiciler de daha en başından nefret edebiliyorlar.

Olumlu ve olumsuz bütün yanlarına rağmen arşivde olması gerek albümlerden biri.

TWOGETHER

Klaus Bangert / Vokal, Org, Piyano, Synthesizer
Reinhard Fischer / Davul, Vurmalılar, Synthesizer

A COUPLE OF TIMES

01. Percussion (3:25)
02. Don't Cry (2:55)
03. Out of Range (4:10)
04. Make Me Feel Alright (2:20)
05. On the Move (3:30)
06. Toss-Up (2:55)
07. I Look Around (4:40)
08. Meet Me Every Day (3:25)
09. Bolero (2:40)
10. Cathedral (3:40)
11. Fusion (3:50)

20 Eylül 2023 Çarşamba

L'Uovo di Colombo / L'Uovo di Colombo (1973)

Rock Progressivo Italiano
'nun tek albümlü gruplarından biri L'Uovo di Colombo. Kısa bir süre içerisinde kurulup, albüm kaydedip ardından da dağılmışlar. Grup elemanlarının deneyimli müzisyenler olmasından kaynaklı olarak acayip iyiler. Başka bir özellikleri de albümü kendilerinin finanse etmesi. Herhangi bir yapımcı firma ile çalışmadan, onların isteklerini dikkate almak yerine kafalarına göre takılmışlar. Albümün müzikal kalitesinden de anlaşılıyor bu durum. Müdahale yok, o olmaz, bunu böyle yapınlık bir durum hiç sezinlenmiyor.

Grup üyeleri Enzo Volpini ve Ruggero Stefani daha önce I Fholks'da birlikte çalmışlardı. Enzo'nun kardeşi Elio Volpini ise Flea'da. Bir araya gelip 1973 yılında L'Uovo di Colombo'yu kurdular. Daha sonraları Tartarini soyadını kullanarak Cherry Five'da vokal yapacak olan Tony Gionta'nın katılımıyla kadro tamamlanmış oldu. Grup elemanlarının birbirlerini daha önceden tanıdıkları ve birbirlerinin tarzlarına hakim oldukları albümdeki parçalarda açıkça görülüyor.

Kaydedilen albüm piyasaya sürüldüğünde çok büyük etki yaratmadı. Rock Progressivo Italiano'nun en caf caflı dönemlerinde, arkalarında yapımcı firma desteği olmadan ayakta kalmaya çalışıyorlardı. Başaramadıkları ortada. Ama bu albümün başarısızlığı değil, tamamen çok fazla üretimin olduğu bir müzik ortamında gözden kaçmış olmaları ile alakalı.

L'Uovo di Colombo'nun Le Orme'nin klavye, davul, bass tarzına benzer bir yapısı var. Üzerine eklenen akustik ve elektrikli gitarlar ile değişik, bambaşka bir şeye dönüşüyor. Ritim bölümünden gelen sağlam vuruşlar ile klavyenin kendini öne çıkarmak yerine melodilerin içerisinde eriyip gitme alışkınlığının üzerine bazı noktalarda dengeli bir şekilde girdiği "ama her şeye rağmen buradayım" tarzı çıkışları albümü keyifli hale getiriyor. Gitarlar ise bütün yapıyı korumak ve nereye gidileceğinin kararını veriyor gibi bir pozisyonda duruyor.

Albümün ardından, ticari olarak büyük bir başarı elde edemeyeceklerini anlayan grup elemanları dağılmaya başlıyorlar. Elio Volpini, Flea'daki elemanlarla birlikte Etna'yı kurmak için geri dönüyor. Ruggero Stefani, Samadhi'ye katılıyor. Vokalist Tony Gionta ise az önce de bahsettiğimiz üzere, soyadını Tartarini yapıp Cherry Five'da boy gösteriyor.

Albüm o zamanlarda çok iş yapmasa da türü takip eden, bilen, içine düşen herkes tarafından en iyi RPI albümlerinden biri olarak kabul ediliyor.

L'UOVO DI COLOMBO

Toni Gionta / Lead Vokal
Enzo Volpini / Klavye, Akustik Gitar, Vokal
Elio Volpini / Bass, Gitar, Vokal
Ruggero Stefani / Davul, Vurmalılar, Vokal

L'UOVO DI COLOMBO

01. L'Indecisione (4:55)
02. Io (3:32)
03. Anja (4:37)
04. Vox Dei (4:57)
05. Turba (4:09)
06. Consiglio (4:48)
07. Visione Della Morte (6:42)
08. Scherzo (0:22)

1 Eylül 2023 Cuma

Festa Mobile / Diario di Viaggio Della Festa Mobile (1973)

Bari, İtalya çıkışlı Festa Mobile da az bilinen gruplardan. Tek albümle kalıp daha ileriye gidememiş gruplardan aynı zamanda. Ama doğal olarak tek albümlü efsaneler listemize giriş yapabiliyorlar. RPI'ın (Rock Progressivo Italiano) kendine has yapıya sahip gruplarından.

1973 yılında kurulduktan hemen sonra albüm kayıtlarına başlayıp, albümü yayınladıktan hemen sonra da dağılan grup kendinden sonraki Il Baricentro'nun da öncülü. Her iki grup da Francesco Boccuzzi ve Giaovanni Boccuzzi tarafından kuruluyor. Kardeşler oldukça başarılılar aslında. Hatta fazlasıyla da yetenekliler müzik konusunda. Lakin bir türlü istedikleri başarıyı da yakalayamıyorlar. Gerçi Il Baricentro bu tanımın biraz dışında kalıyor. Yine de onun başarısı da hak ettikleri başarıdan daha az diyebiliriz.

Grup ve albümü Diario di Viaggio Della Festa Mobile, Symphonic Prog'un ya da daha özele inersek RPI'ın en önemli, en başarılı, en iyi örneklerinden biri değil. Bunun yanında kötü bir örnek de değil. Senfonik müziğe kattıkları Jazz eklentisiyle değişik bir hava yakaladıkları ortada. Klavyelere ve vokale verdikleri önemden dolayı bir miktar popülist davranmaya çalıştıkları da aşikar. Yine de etkili ve keyif verici bir albüme sahipler.

Hatta o sık sık söylediğimiz keşke ile başlayan cümle Festa Mobile için de geçerli. Daha fazla albümü hak eden gruplardan. Il Baricentro'yu ayırarak düşünmek gerekiyor doğal olarak. Zira onlar daha fazla Jazz odaklı bir müzik yapıyorlar, her ne kadar aynı elemanlara sahip olsalar da. 

Klavyeyi az önce bir miktar kötüler gibi olduk ama albümün tamamında kullanılan kısmını kast etmemiştik. Temelde (açılış parçasının girişi mesela) oldukça etkin bir klavye kullanımı ve başarılı bir çalışma olarak nitelendirilebilir albümün tamamı. Sadece müzikal arka plandaki ayrıntılara önem vermek yerine bazı yerlerde tamamen klavye ve vokal üzerine oynamışlar, onu anlatmaya çalışmıştık.

Albümün fantaziye yönelik bir konsept albüm olduğu pek çok kaynakta belirtilmekle birlikte, fantazi kısmına bir şey diyemesek de konsept olabilmesi için gerekli olan koşulları karşılamıyor gibi geliyor insana. Birbirinden fazlasıyla ayrı ve kopuk bölümlerden oluşuyor albüm. Kendi içinde bir hikaye anlattığı ve bunun üzerinde durduğu ortada ama konsept olabilecek denli de belirgin değil.

FESTA MOBILE

Renato Baldassarri / Vokal
Alessio Alba / Gitar
Giovanni Boccuzzi / Klavye
Francesco Boccuzzi / Bass, Klavye
Maurizio Cobianchi / Davul

DIARIO DI VIAGGIO DELLA FESTA MOBILE

01. La Corte di Hon (4:57)
02. Canto (6:11)
03. Aristea (5:05)
04. Ljalja (6:53)
05. Ritorno (8:43)

31 Ağustos 2023 Perşembe

Far Out / Nihonjin (1973)

Far Out
, Japonya'nın en iyi Psychedelic Rock, Space Rock gruplarından biri. İtiraf etmek lazım ki Japonya'ya gereken önemi vermemişiz blogda. Büyük ayıp! Avrupa ve Amerika merkezli bir anlayış hakim olsa da genelde dünyanın hemen her yerinden 70'li yıllarda fena halde iyi gruplar ve müzisyenler çıkmış. Japonya'da bunların başında gelir aslında.

Japonya'daki Rock çılgınlığının başlamasından hemen sonra 1972 yılında kurulmuş Far Out. Çok bilinen ya da hatırlanan bir grup olmamakla birlikte ardılı olan Far East Family Band'in kökenlerinden biri olmasından kaynaklı da ayrıca önemlidir. Psychedelic Rock janrı içerisinde hak ettikleri yeri almış olmaları da ayrı bir güzellik elbette.

Psychedelic ve Space Rock'ın değişik bir yerinde duruyor grup. Normalde Space gruplarında klavyeler ve synth öne çıkarken burada fazlasıyla idareli kullanıldığına şahit oluyoruz. Özellikle efekt vermek istediklerinde tercih ettikleri bir enstrüman klavyeler. Müziklerindeki ağır Psychedelic etkiyi; gitarlar (doğal olarak), davullar ve alışkın olmadığımız bir şekilde elektrikli sitar ile sağlıyorlar. Sitar'ın öne çıkmaya başladığı anlarda değişik ve tuhaf bir Psychedelic rüzgar esmeye başlıyor.

Genellikle Pink Floyd'un ilk dönemlerine benzer olduklarından bahsedilse de aslında ondan çok fazlası olduklarını söylemek yanlış kaçmaz. Pink Floyd'a bok atmak değil tabi buradaki amaç. Far Out'un onlar gibi olmadığını, kendilerine ait bir tarza sahip olduklarını öne çıkarmak. Daha iyi olduklarını söyleyemeyiz fakat daha değişik olduklarını belirtmekten de sakınca gelmez.

Nihonjin albümünün ayırt edici bir özelliği de Japon kültürüne yaslanması. Folk olarak düşünmemek gerekir, fakat o kültürün içinden çıkıp geldiği apaçık belli. 2 parçadan oluşan albümün parça sayısı bile buna dayanıyor denilebilir. Uzun ve ardı arkası kesilmeyen Japon hikayeleri, geleneksel müzikleri ve müzikal yaklaşımlarını ortaya koyuyor albüm bu iki parçası ile.

Krautrock ile benzeşen yanları olan albümü Proto-Prog olarak tanımlamak da yanlış değildir. Zaten kendisinden sonra gelen Far East Family Band'de Progressive Rock içerisine dehil edilir. Keyif verici şekilde Hint ezgilerine de ara ara rastlayabilirsiniz albümde. Belki de bu yüzden fazlasıyle egsantrik ve eğlencelidir. Arada, tuhaf ve değişik gruplardan biridir Far Out.

FAR OUT

Fumio Miyashita / Vokal, Nihon-bue, Akustik Gitar, Armonika, Moog
Eiichi Sayu / Lead Gitar, Hammond, Koro Vokal
Kei Ishikawa / Bass, Elektrikli Sitar, Vokal
Manami Arai / Davul, Nihon-daiko, Koro Vokal

NIHONJIN

01. Too Many People (17:55)
02. Nihonjin (19:52)

26 Temmuz 2023 Çarşamba

Kaleidon / Free Love (1973)

Jazz Rock
ve Fusion grubu olan Kaleidon, İtalya'dan bu tarzda çıkmış grupların en iyilerinden biri. Alışkın olduğumuz üzere pek çok İtalyan grubu RPI (Rock Progressivo Italiano) içerisine dahil edilir ama Kaleidon onlardan değildir. RPI köklerinden farklı olarak Jazz Rock'u temel almaları bu farklılığın en büyük sebebidir denilebilir.

70'lerin başında Free Love adıyla kurulan grup 2 single kaydetmeyi ihmal etmemiş. Ama Free Love'ın ömrü çok uzun olmamış.  Kaydettikleri single'ların birkaç farklı Spaghetti Western filminde kullanılmış, 1971 yılında Roma Caracalla Pop Festivali'ne katılmışlar ve oldukça da umut vaat ediyorlarmış. Lakin çok fazla ilerleyememişler çünkü 4 kişilik grubun 2 elemanı bir trafik kazasında hayatlarını kaybetmiş. Kalanlar bir süre dağılmış halde ortalıkta dolandıktan sonra yeniden ayağa kalkmışlar ve Kaleidon'u kurmuşlar. Albümün adını da eski grubun anısına Free Love olarak belirlemişler.

Klavyeci Stefano Sabatini'nin harcadığı eforla ortaya çıkan Kaleidon daha önceki single'lardan farklı olarak enstrümantal ve güçlü bir Jazz içeren tarza yönelmiş. Az önce bahsettiğimiz RPI farklılıkları da burada başlıyor aslında. Pek çokları tarafından RPI içine dahil edilseler de o tarzdan farklı bir yerde durduklarını söylemek gerek. Kendilerine has bir şekilde oluşturdukları müzikal yapı ile RPI'dan farklı bir coşku ile ilerliyorlar diyebiliriz. Albümde elektrikli gitarın olmaması da bu görüşe destek veren unsurlardan. Akustik ve elektrikli piyano ile birleşen Saksafon ve flüt bölümleri ile bahsi geçen türden fazlasıyla ayrılıyorlar.

Free Love albümü oldukça zarif, coşkulu ve yaratıcı olarak nitelendirilebilir. Karmakarışık bir yapıya da sahip değil. Daha düz, sevimli ama etkili bölümlerden oluşuyor. Parçaların her yerinde ince bir yaklaşım sergiliyorlar. Amaç koşuştururcasına gitmekten çok ayakları yere basan bir şekilde olduğu yerde dimdik durmak üzerine kurulu. Jazz Rock'ın bu halini sevenler için biçilmiş kaftan yani.

Grubun dağılmasının ardından Sabatini'nin önce Samadhi sonra da Mediterraneo'da yer aldığını belirtelim. Bass gitarist Franco Tallarita'nın da Banco Del Mutuo Soccorso'ya katıldığını söyleyelim.

KALEIDON

Stefano Sabatini / Klavye
Massimo Balla / Saksafon, Flüt
Franco Tallarita / Bass
Giovanni Liberti / Davul

FREE LOVE

01. Kaleidon
02. Inverno '43
03. Dopo La Festa
04. Polvere
05. Oceano
06. Free Love

22 Temmuz 2023 Cumartesi

Blue Sun / Blue Sun '73 (1992)

Dünkü Young Flowers çıkışı akla hem de hiç alakaları olmadığı halde Blue Sun'ı getirdi. Blue Sun da Danimarkalı bir grup. 70'lerin başında 2 albüm kaydedip ortalıktan kaybolanlardan. Jazz Rock, Fusion yapıyorlar. Çok değişikler. Albümlerini bulmak da pek mümkün değil. Albümü seçimi yapmak da zor. O nedenle de 1992 yılında Archival olarak yayınlanan Blue Sun '73'ü seçtik. Yayınlanmamış materyallerden oluşuyor. Ayrıca canlı kayıtlar. Dinledikçe ne kadar iyi olduklarının farkına o kadar çok varıyorsunuz.

Temelde müzikleri Hippie etkileşimleri olan avangard bir Jazz Rock türevi. Genel olarak Jazz Fusion olarak kategorilendirilirler. Yanlış değildir bu sınıflandırma zira grubu bir yere koymak gerçekten de zor. Avangard Jazz Rock'tan geliyorlar belki ama oryantal ile birlikte Güney Afrika'yı hatırlatan ritimlere de sahipler. Sözler ve vokal olmasına rağmen albümü enstrümantal olarak adlandırabiliriz. Vokal müziğin içinde o kadar iyi eriyip gidiyor ki onu da müzik aleti olarak sayabiliriz. 

Saksafon, gitar ve klavyenin başı çektiği uzun ve canlı doğaçlamalara sahipler. O kadar iyi atmosfer yaratıyorlar ki kendinizi Psychedelic bir etkinin altında hissediyorsunuz. Genellikle de çölde, dağda bayırda bir arayış yolculuğuna çıkmışsınız gibi bir duyguya kapılıyorsunuz dinlerken. Farklı ve coşkulu olduklarını söylemek yanlış olmaz. Burnin Red Ivanhoe ve Midnight Sun gibi gruplarla benzer bir kategoride oldukları söylense de bu iki grubun karışımına Agitation Free eklendiğini düşünün siz. Üstüne de ara ara ortaya çıkan Chicago ya da If ruhunu katın.

Blue Sun '73, genelde tercih ettiğimiz albümlerden değil. Yani toplamaların ya da konser kayıtlarının, grup hakkında bilgi verme potansiyelinin az olduğunu düşünüyoruz. Lakin bu albüm onlardan değil. Zaten tam anlamıyla bir konser kaydı da değil. 1973 yılında sağda solda çaldıklarında kaydedilmiş parçalardan oluşuyor. Fikir vermesi açısından tercih edilebilecek en doğru albüm olduğu bile söylenebilir. Coşkuyu daha fazla içinde barındırması da albümün bu noktada en büyük avantajı oluyor.

BLUE SUN

Bo Jacobsen / Davul
Jan Kaspersen / Piyano
Niels Pontoppidan / Gitar
Dale Smith / Vokal, Vurmalılar
Jesper Zeuthen / Saksafon

BLUE SUN '73

01 - Gryets Vinger (1:35)
02 - Blue Sun (11:30)
03 - Tåreperseren (4:00)
04 - Efterεr (4:40)
05 - Søn Af Solen (5:45)
06 - Blaene Falder (4:45)
07 - Ivalo Og Liza (6:15)
08 - Solhverv (3:50)

12 Temmuz 2023 Çarşamba

Nimbus / Obus (1973)


Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız gruplardan biri de Nimbus. 1970'li yılların başında Finlandiya'da Mafia adıyla kurulduklarını, sonra isim değiştirerek Nimbus adını aldıklarını biliyoruz. Yıllar sonra grup elemanlarından birinin kızının ısrarı üzerine bir araya gelip tek bir konser daha verdikleri de anlatılanlar arasında. Ama doğruluğunu kanıtlayamıyoruz.

Mafia olarak başladıkları yolculuklarında Psychedelic Rock'ın dehlizlerinde dolaşmışlar. Nimbus olduklarında da bundan vazgeçmemişler ama tarzı biraz daha değiştirip, daha ileri götürüp Space Rock'a kadar dayanmışlar.

Çok önemli ya da efsanevi diye tabir edebileceğimiz gruplardan değiller. Fakat kaydettikleri tek albümle oldukça başarılı bir iş çıkardıkları da ortada. Albüm oldukça kaliteli. Tabi, West Coast tarzı sevenlerdenseniz Obus size hitap etmeyebilir. Diğer yandan, Avrupa tarzı, kendine has ve soğuk bir Psychedelic deneyim peşindeyseniz de Nimbus'un bu ilk ve tek albümü biçilmiş kaftan olan nitelendirilebilir. Fazlasıyla yaratıcı ve değişik.

Grubun Progressive bir yapısı olduğu kesin. Aynı dönemden benzeri gruplardan farklı olarak daha az Jazz etkileşimi içerir. Yapısal olarak da eklektikten uzaktır. Fakat buradaki açığı bol miktarda gitar ve klavye ile çözerler. Coşkulu ve kendi hallerinde tempolu bir yapıya da sahiptirler. Can sıkıcı olmaktan çok uzak bir şekilde geliştirdikleri ritimler ile uzayan ve değişken bir yol tuttururlar. 

Bazılarınca Genesis'i çağrıştırdığı diğer bazılarınca ise Wigwam'a yaklaştığı söylense de her iki grupla da alakaları yoktur. Genesis'deki Gabriel havasını yakalamak gibi bir çabaları olmadığı gibi Wigwam'daki yükseklerde gezinen bakış açısına sahip değildirler. Ama her iki durum da Nimbus'un daha kötü olduğunun bir göstergesi değildir. Grup, kendine has ve özgün bir yapıya sahip, kendiliğinden ve akıcı bir tarzın mimarıdır. Avrupa tarzı Psychedelic ve Space Rock sevenler tarafından mutlaka sahip olunması gereken gruplardandır aynı zamanda.

NIMBUS

Harri Suilamo / Gitar
Pekka Rautio / Klavye
Pasi Saarelma / Vokal 
Juha-Pekka Jokiranta / Bass
Matti Jokiranta / Davul

OBUS

01. Ennustus (7:04)
02. Jälkisäädös (4:04)
03. Muutos (5:06)
04. Epilogi (3:52)
05. Pessimistinen dialogi (6:50)
06. Yksinäinen purjehtija (6:13)

9 Temmuz 2023 Pazar

Cirkus/ One (1973)

King Crimson
ve Yes gibi grupların ikinci dönemi sayılabilecek yerden geliyor Cirkus. 1973 yılında Sunderland, İngiltere'de kurulan grup her iki gruptan da etkilenmiş ve en az onlar kadar etkili ve kendine has bir müzikal anlayış geliştirebilmiş nadir gruplardan.

Lucas Tyson ve Moonhead gruplarının dağılmasının ardından her iki grubun üyeleri tarafından kuruluyor. Kurulmalarından kısa bir süre sonra kaydettikleri ilk ve o dönem için tek albümleri olan One hem dönemin hem de Eclectic Progressive Rock'ın en iyi ilk 10 albümü arasına rahatlıkla girebilir. Bu başarı ile birlikte -ki yukarıda bahsi geçen Lucas Tyson ve Moonhead'den kaynaklı bir dinleyici kitleleri zaten mevcut- takipçilerinin de sayısı bir hayli artıyor. Fakat gruptan ikinci bir albüm bir türlü gelmiyor. Gerçi 1977 yılında bir tiyatro oyunu için kaydedip yayınladıkları Future Shock albümü bulunuyor ama o albümdeki hiçbir parça Cirkus'a ait değil. Tiyatro oyunu için hazırlanan parçaları sadece yorumluyorlar. Grubun albüm listesine dahil etmek bu nedenle doğru olmaz. Belirtmeden geçmeyelim, 1977 yılı boyunca bu müzikal oyunda yer de alıyorlar ve turneye çıkıyorlar. Turnenin bitiminden sonra, 1978 yılında I'm On Fire adıyla kaydettikleri bir parça toplama bir Progressive Rock albümünde yer alıyor ve grup dağılıyor.

80'ler ve 90'ların ilk yarısı boyunca hiç bir araya gelmeyen grup 1994 yılında toparlanıp 2. albümü kaydediyor. Sonra da albümlerin ardı arkası kesilmiyor. Yeni kaydedilen bu albümler 70'lerdeki havaya uzak olsalar da en az ilk albüm kadar iyi ve başarılılar.

Albüm pek çok dinleyici ve eleştirmen tarafından Progressive Rock albümü olarak kabul edilmekle birlikte seviyesinin düşük olduğu iddia edilir. Aldırmayın öyle yorumlara. Farklı tür ve tarzlardan izler barındıran pek çok albüm ya da grup için böyle laflar duymak normaldir. Cirkus için de sıklıkla bu tarz yorumlar yapılır. Bu yaklaşımın ya da sonucun doğru olmadığını dinledikçe daha iyi anlıyorsunuz. Tabi kalkıp King Crimson'la karşılaştırırsanız da olmaz. Benzer ayarda ve kalibrede gruplarla çarpıştırmak daha akıl karı olur.

CIRKUS

Paul Robson / Lead Vokal
Dog / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar
Derek G. Miller / Org, Piyano, Mellotron
John Taylor / Bass
Stu McDade / Davul, Vurmalılar, Vokal

ONE

01. You Are (3:20)
02. Seasons (3:37)
03. April '73 (5:04)
04. Song for Tavish (4:35)
05. A Prayer (5:37)
06. Brotherly Love (3:49)
07. Those Were the Days (3:54)
08. Jenny (4:09)
09. Title Track (7:31) :
      - i. Breach (4:19)
      - ii. Ad Infinitum (3:12)

12 Haziran 2023 Pazartesi

Jackal / Awake (1973)

1969 yılında Toronto, Kanada'da kurulan Jackal, tek albümlü efsaneler listemize yaptığımız eklerden. 4 yıl boyunca aralıksız yaptıkları çalışmaların ardından ortaya çıkan albüm oldukça başarılı bir Heavy Progressive Rock kaydı. Kanada'dan Heavy Prog türünde çıkan en iyi albümlerden biri demek de yanlış olmaz.

5 kişilik kadroya sahip olan grubun tarihçesi hakkında çok fazla bilgi yok. James ve Chris Kellesis tarafından kurulmuş. Parçalar bu ikili tarafından yazılmış ama James yüksek ihtimalle gruptan ayrılmış. Çünkü albüm kapağında kadronun içerisinde James'in adı geçmiyor. 1973 yılında neredeyse hiç bilinmeyen bir plak şirketi ile anlaşma imzalayıp albümü yayınlıyorlar. Albümden 1 yıl sonra da dağılıyorlar.

Jackal, Hard Rock, Blues ve Psychedelic köklerinden beslenen, kendine özgü bir Heavy Prog yapıyor. Karşılaştırıldıkları pek çok grup olmakla birlikte, kendilerine has bir yapıya sahip olduklarını söylemek gerek. Bazı anlarda Rush'ı andırdığı, Tempest ve Warhorse gibi coşkulu bir yaklaşıma sahip oldukları doğrudur. Alakasız bir şekilde Lord & Blackmore'la benzeştirilir / karşılaştırılırlar. Pek çok yönden benzerlikle görünse de Jackal'ın tarzını da ayırt edebiliyorsunuz. Bu da demektir ki kendi yollarını çizmeyi başarabilmişler.

Psychedelic Rock'un belirgin özelliklerini fazla eğip bükmeden farklı bir yapıya dönüştürmeyi başarabildiklerini de söylemek lazım. Temel olarak Psychedelic etkileri hissediyorsunuz ama farklılaştığını ve bambaşka bir şeye dönüştüğünü de duyuyorsunuz. Space Rock'a doğru gittiklerini söylemek doğru olmaz ama yakınında gezindikleri anlar da yok değil. Yine de kontrolü elden bırakmayıp temkinli davranıyorlar ve çeşitliliği arttırıp kendilerine ait bir yapı oluşturuyorlar.

Bu noktada belirtmek gerekir ki Jackal, İngiliz tipi Heavy Prog ile Güneyli tipi Hard Rock / Heavy Prog arasında bir köprü gibi duruyor. Bloodrock gibi Teksaslı bir gruptan bulabileceğiniz çok şey Jackal'da da varken, Uriah Heep gibi İngiliz tarzından da çok fazla şey bulmak mümkün. Kanada'nın bu konuda avantajı da bu olsa gerek. Amerika kıtasında olmasına rağmen Avrupa köklerinden de kopmuyor. Her iki kıtanın da oluşturdukları üzerinden kendine bir yol çiziyor. Çeşitliliği arttıran da bu olsa gerek.

JACKAL

Charlie Shannon / Lead Vokal
Dave Bernard / Gitar
Chris Kellesis / Klavye
Steve Hayward / Bass
Cameron Lauder / Davul

AWAKE

01. At The Station (5:37)
02. For You (3:00)
03. Sunny Side Of The Day (2:39)
04. A New Day Has Arisen (8:34)
05. How Time Has Flown (5:47)
06. Lost In The World (2:20)
07. In The Heavens (4:05)
08. Awake (7:46)

1 Haziran 2023 Perşembe

Rocky's Filj / Storie Di Uomini E Non (1973)

1971 yılında Parma, İtalya'da kurulan Rocky's Filj, Rock Progressivo Italiano'nun (RPI) Symphonic Prog, Jazz Rock, Avant-Prog gibi türlerden beslenen bir türünü icra ediyor. Grubun adındaki Rocky bizim bildiğimiz Rocky değil elbette, grubun lideri olan Roberto "Rocky" Rossi'den geliyor. Oldukça cüretkar, bazen kaba saba bazense incelikli işçilik çıkartan İtalyan gruplarından biridir kendileri. Fazlasıyla değişken ve bir o kadar da etkileyicidirler.

1971 yılında kurulduktan sonra epeyce bir çabalayıp kendilerine yer edinmeye başlamışlar. 1972 yılının ortalarından itibaren efsanevi grup Banco Del Mutuo Soccorso ile turneye çıkıyorlar, alt grup olarak. Konserlerdeki başarıları yapımcı firmaların da ilgisini çekiyor ve kısa süre sonra albüm anlaşması yapıyorlar. Kaydedilen ilk, tek ve son albüm Storie Di Uomini E Non, RPI'ın nitelikli örneklerinden biri olarak hala ilgi görüyor.

Lakin grup ne hikmetse 1981 yılına kadar birlikte kalıp sahne aldıkları halde bir türlü başka albüm kaydetmiyorlar. Gerçi arada grup üyelerinden biri işlediği bir suç yüzünden hapse atılıyor ve bir süre grup olarak sessiz kalıyorlar. Hatta 1979 yılında Acqua Fragile'dan Pier Emilio Canavera'nın desteğini alarak çıkardıkları single bile sessizliklerini bozmaları için yeterli enerjiyi sağlamıyor. Amaçları bizim tek albümlü efsaneler listesine girmek midir bilemiyoruz ama tek albümle de birkaç albümlük performans göstermiş olduklarını belirtmeden geçmeyelim.

Eklektik bir yapıya sahip olan albüm temelde Symphonic Prog olarak nitelendirilebilir. Üzerine bolca eklenen Jazz Rock sosu ve sık sık kendini gösteren Avant-Prog öğeleri ile birlikte de nefis bir albüm kıvamına gelmiş. Rocky's Filj ile ilgili olarak sıklıkla King Crimson, Pholas Dactylus ve Osanna'nın adı geçer. Yani grup bahsi geçen bu gruplarla karşılaştırılarak eleştirilir. Bırakın kötü olmalarını filan zira zaten iyiler de bu gruplarla karşılaştırılmak bile Rocky's Filj'in ne kadar iyi olduğunun bir göstergesi.

Canlı, coşkulu ve başta da dediğimiz gibi cüretkar bir albüm Storie Di Uomini E Non. Kendine has vokal anlayışı, Jazz ile sürekli olarak yan yana evrilen enstrümantal bölümleri, insanı değişken bir ruh haline sokan saksafonları ve sağlam, sert, delici gitarlarıyla İtalya'nın en iyilerinden.

ROCKY'S FILJ

Rocky Rossi / Vokal, Alto Saksafon, Bariton Saksafon, Klarinet
Roby Grablovitz / Elektrikli Gitar, Flüt
Luigi Ventura / Bass, Trombon
Rubino Colasante / Davul, Double-Bass

STORIE DI UOMINI E NON

01. L'Ultima Spiaggia (13:15)
02. Il Soldato (6:17)
03. E (3:57)
04. Io Robot (7:41)
05. Martino (5:41)

29 Mayıs 2023 Pazartesi

Fantasy / Paint A Picture (1973)

İngiltere'den çıkma Fantasy, Symphonic Prog alanında tek albüm yayınlayıp dağılan gruplardan biri. Tek albümlü efsaneler listemize sorgusuz sualsiz giriyorlar. Aslında grubun 70'li yıllarda kaydedilen ama yayınlanma şansı yakalayamayan pek çok kaydı, daha sonraları 1992 yılında Beyond The Beyond ve 1994 yılında Vivariatum adıyla iki albüm yayınlanıyor. O albümler de gerçekten iyiler, dönemin ve Fantasy'nin ruhunu tam anlamıyla yansıtıyorlar. Hoş, zaten o kayıtlar da 1973 yılından hemen sonra yapılmış ama uzun süre çekmecede beklemiş.

Grup, Paul Petley tarafından 1970 yılında kurulmuş. Petley'nin Kent yakınlarında yaşadığı aile evi olan Chapel Farm adını kullanmışlar önceleri. Birlikte takılırken çıkan parçaları bir bir kaydetmeye başlamışlar. 1972 yılında ellerinde epeyce bir materyal birikince, yapımcı firmalara göndermek için bir demo kaset hazırlamışlar. O sırada grubun adını Firequeen olarak değiştirmişler. Demo kayıtlar o kadar iyiymiş ki hem Decca hem de Polydor firmaları grupla ilgilenmeye başlamış. Ama grup elemanları tercihlerini Polydor'dan yana kullanmış. Paul Petley gruptan ayrılmış ve tekrar bir isim değişikliğine giderek grubun adını Fantasy yapmışlar. Fantasy isminin neden seçildiğini merak edenler için sadece albümü dinlemelerini öneriyoruz. Zira bütün açıklama baştan sona albümde yapılıyor. :)

Ticari olarak ortalama bir başarı elde eden albümün ardından, az önce de söylediğimiz gibi, grup kayıtlara devam etse de yüksek ihtimalle ticari getirinin az olmasından dolayı yapımcı firma bulma zorluğu yaşamışlar ve başka albüm yayınlayamamışlar. Sonradan yayınlanan arşivlik albümler ve yayınlanmış tek stüdyo kaydı olan Paint A Picture ile kısa, küçük ama etkili bir diskografi oluşturmayı başarmışlar.

Hammond Org ve Mellotron'un sıkça kullanıldığı albümde, 12 telli akustik gitarlar ve sıcak vokaller birleşince tam anlamıyla Fantasy bir durum oluşuyor. Sade görünümlü ama iyi işlenmiş, üzerinde epeyce mesai harcanmış albümlerden biri Paint A Picture. Eksiksiz ve herhangi bir fazlalığı yok. 

İtalyan grup Premiata Forneria Marconi'nin (PFM) Per Un Amico albümünü andıran bir yalınlığa, rahatlığa ve derinliğe sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz albümün. Cressida ve Cirkus ile benzeşen hatta Beggar's Opera'yı andıran yönleri de bulunuyor. Şüphesiz Beggar's Opera daha sert bir yapıya sahip. Fantasy ise aynı mantıkla tam ters taraftan, yumuşak bir yapıya sahip.

FANTASY

Paul Lawrence / Lead Vokal, 12 Telli Gitar
Peter James / Lead Gitar, Vokal
David Metcalfe / Klavye, Vokal
David Read / Bass, Vokal
Jon Webster / Vurmalılar, Vokal

PAINT A PICTURE

01. Paint A Picture (5:24)
02. Circus (6:18)
03. The Award (4:52)
04. Politely Insane (3:27)
05. Widow (2:12)
06. Icy River (5:53)
07. Thank Christ (4:06)
08. Young Man's Fortune (3:41)
09. Gnome Song (4:19)
10. Silent Mine (4:39)

28 Mayıs 2023 Pazar

Fruupp / Future Legends (1973)

Kuzey İrlanda
'nın medar-ı iftiharlarından biri olan Fruupp 1971 yılında Belfast'ta kuruluyor. Grubun kurucusu, gitarist ve vokalist Vince McCusker, önce Londra civarlarında bir süre vakit harcıyor. Kafasında oluşturduğu müzikal anlayışı ve parçaları birlikte çalabileceği birilerini bulmak için ama Londra'da aradığını bulamıyor. Büyük hayal kırıklığı içerisinde Belfast'a dönüyor ve dergiye ilan vermekten tutun da arkadaşların kulağına su kaçırmaya kadar her yöntemi deneyip sonunda bir grup müzisyenle tanışıyor ve hepsini işe alıyor. Yani başlangıçta birbirini hiç tanımayan müzisyenler tarafından kuruluyor Fruupp.

Ama fena halde uyum sağlıyorlar birbirlerine ve kısa bir süre sonra birlikte çalmak dışında bir şey yapamaz duruma geliyorlar. O sırada bağladıkları albüm anlaşması ile birlikte de hayatları değişiyor. McCusker'dan gelen fikirler grup elemanlarının yetenekleri ile birleşince ortaya Future Legends çıkıyor. Albüm ilk başta tutunamayacak gibi görünse de kısa süre içerisinde yukarı doğru hareketlenmeye başlıyor. Uluslararası arenada çok büyük ticari başarılar kazanamıyor ama İrlanda ve İngiltere'de epeyce bir dinleyici kitlesine sahip olurken iyi de bir ticari başarı elde ediyorlar.

1973 - 1975 yılları arasında 4 albüm kaydediyorlar ama 1976 yılında da dağılıyorlar. Halbuki ilk albümden itibaren müzikal olarak gerçekten de başarılı işlere imza atıyorlar. Hatta bazı eleştirmenler tarafından Yes ile karşılaştırıldığı bile oluyor grubun. Ama işte iyi grupların da böyle bir kaderi var. Kısa süre, birkaç iyi albüm ve dağılma.

Symphonic Prog'un İrlanda'daki en iyi ve önemli temsilcisi desek yanlış olmaz Fruupp için. Dönemin Symphonic Prog gruplarına oranla düşünsel alt yapısı daha fazladır. Müzikal olarak da daha canlı daha renklidirler. Yes'teki insanı bir anda dışarı atabilen çıkışlardan çok, fazlasıyla içine doğru savrulduğunuz bir yapıları vardır. Daha içten, daha sıcak diye de tanımlayabiliriz bunu.

Müzikal anlayış ve arayışlarında İrlanda folklorunun da etkileri bir hayli fazladır. Bunu kimi zaman öne çıkartıp gözünüze sokarken, kimi zaman da varla yok arası bir belirsizlikte bırakarak sizin keşfetmenize olanak tanırlar. Enstrüman kullanımları had safhada iyi albümde. Vokal de grubun vermeye çalıştığı hissiyata uyan bir şekilde ilerliyor sürekli olarak. Ki zaten parçaların yazımında etkili kişiler grubun vokalisti Peter Farrelly ve Vincent McCusker.

FRUUPP

Vincent McCusker / Akustik Gitar, Elektrikli Gitar, Vokal
Stephen Houston / Klavye, Obua, Vokal
Peter Farrelly / Bass, Lead Vokal
Martin Foye / Davul, Vurmalılar

FUTURE LEGENDS

01. Future Legends (1:32)
02. Decision (6:26)
03. As Day Breaks with Dawn (5:01)
04. Graveyard Epistle (6:15)
05. Lord of the Incubus (6:25)
06. Olde Tyme Future (5:37)
07. Song for a Thought (7:30)
08. Future Legends (0:54)
09. On a Clear Day (7:46)

21 Mayıs 2023 Pazar

The Doobie Brothers / The Captain And Me (1973)

Şu Soft Rock diye tabir ettikleri müziği pek sevmemekle birlikte bu alanda ünlü olan The Doobie Brothers'ı yok saymak da yanlış olur. The Eagles, Journey, America gibi gruplarla birlikte bu işin öncülerinden sayılırlar ve 70'li yılların verdiği avantajla, günümüzdeki benzerlerinden daha iyidirler.

Grubun kuruluşunu ve tarihçesini merak edenler bir zahmet araştırıp bulsunlar, bari onu anlatmakla uğraşmayalım. Kişisel olarak çok sevdiğim ya da sevdiğim gruplardan değildir The Doobie Brothers ama blogda da yer alması gereken gruplardandır. Zira hep söylediğimiz gibi, burada yapmaya çalıştığımız şey o dönem atmosferinde Rock ile ilintili olarak ortaya çıkmış tüm grupları ve albümleri derlemek. Sevmesek de The Doobie Brothers olmadan da olmaz.

Grup, The Eagles ile benzer bir gelenekten geliyor. Popüler bir yaklaşımla biraz Country, biraz Boogie, biraz da Hard Rock içeriyor. Hard Rock kısmı sakil kalsa da tarzlarına ekledikleri türü yok saymak da yanlış olur. The Captain And Me albümü grubun en başarılı albüm kayıtlarından biri. İçerisinde hit olmaya aday parçalar bulunuyor. Albümde yer alan Long Train Runnin' zaten hit olmuş, grubun imza parçalarından biri haline gelmiş. Zaten duyduğunuz anda "haa bu parçamıymış" diyorsunuz. İsmi olmasa da kendisi fazlasıyla bilinen parçalardandır yani. China Grove ve Without You'nun da potansiyeli bu konuda bir hayli fazla.

The Captain and Me, The Doobie Brothers'ın müzikal başarısını pekiştiren ve geniş bir hayran kitlesine sahip olmasını sağlayan bir albüm olmuş. Grubun ticari başarısının yanı sıra müzik eleştirmenleri tarafından da olumlu eleştiriler almıştır. The Doobie Brothers, albümle birlikte 1970'lerin önemli popüler rock gruplarından biri haline gelmiştir. Albüm aynı zamanda Amerikan Billboard 200 listesinde 7 numaraya yükselmiştir ki bu da dönemin Amerikalı grupları içerisinde büyük bir başarı elde etmelerini sağlamıştır.

Bir önceki albüm Toulouse Street'te bir hayli Blues'a yaklaşan ama başarısı tartışılır bir hale bürünen albümün ardından, kendi tarzlarına dönerek durumu kurtardıklarını da söylemeden geçmeyelim. Soft Rock, Country Rock, Boogie Rock gibi türleri sevenler için başarılı albümlerden biri The Captain and Me.

THE DOOBIE BROTHERS

Tom Johnston / Lead Gitar, Armonika, Synthesizer, Vokal
Pat Simmons / Gitar, Syntehsizer, Vokal
Tiran Porter / Bass, Vokal
Michael Hossack / Davul, Conga, Timbales
John Hartman / Davul, Vurmalılar, Vokal
Jeff "Skunk" Baxter / Pedal Steel Gitar
Bill Payne / Piyano, Org

THE CAPTAIN AND ME

01 - Natural Thing 3:17
02 - Long Train Runnin' 3:25
03 - China Grove 3:14
04 - Dark Eyed Cajun Woman 4:12
05 - Clear as the Driven Snow 5:18
06 - Without You 4:58
07 - South City Midnight Lady 5:27
08 - Evil Woman 3:17
09 - Busted Down Around O'Connelly Corners 0:48
10 - Ukiah 3:04
11 - The Captain and Me 4:53

12 Mayıs 2023 Cuma

Saint Just / Saint Just (1973)

Yine İtalya'dan bir grup Saint Just. Yine Progressive Rock yapıyorlar ama o bildiğimiz RPI, Rock Progressivo Italiano ya da Italian Prog janrına dahil değiller. Benzeştikleri yerler bulunmakla birlikte daha çok Folk, Psychedelic Rock ve klasik müzikten beslenen bir müzikal anlayışları var. Gerçi bu anlayışın ilk albüm için geçerli olduğunu da belirtelim. Zira ikinci albümde daha fazla RPI'a yakınlaşıyorlar. Belki de bu nedenle ikinci albüm olan La Casa del Lago daha bilinir bir albüm.

Grubun tarihçesi hakkında çok fazla bilgimiz yok. Napoli / İtalya'da kurulduklarını biliyoruz. Kaydettikleri iki albümle oldukça başarılı bir ivme yakaladıklarını ama bir arada durmayı başaramayıp 1974 yılında dağıldıklarını biliyoruz.

Saint Just'ın konumuz olan ve grupla aynı adı taşıyan ilk albümü, bahsettiğimiz gibi daha çok Folk Progressive havasında ilerliyor. Arada Psychedelic Rock sosu ekleniyor. Uzun pasajlarla güçlendiriliyor. Tüm bunlar yapılırken de albümün kıvamı akustikte tutuluyor. Sadece bu tanımlama bile hem grubu hem de albümü arşive almak için yeterli olmalıdır diye düşünüyorum. Zira bu işi akustiğe yakın bir havada yapabilmek gerçekten de zor iş. Ha albümde elektrikli aletler yok mu, var tabi ki ama akustik havayı kaybetmemek için daha alt bir seviyede tutulmuş diyebiliriz.

Albümün bir de ham bir havası var. Hani sanki stüdyoya girmeden önce evde bir ön kayıt alınmış da sonra stüdyoya girmeye fırsat kalmayınca, hadi bari bunu yayınlayalım kafasında bir albüm olmuş. Sesler ve tonlar kulağa biraz karmaşık gelebiliyor bu nedenle. Ama rahatsızlık verici bir düzeyde de değil bu. Albüm rahat ve kolay dinlenebiliyor.

Diğer yandan enstrümantasyon oldukça iyi. Arada Grace Slick ve Jefferson Airplane'den etkilendiği fena halde belli olan ama sesi daha tiz kullanan Jenny Sorrenti sayesinde albüm de değişik bir havaya bürünüyor. Parçalardaki akustik gitarlar, bass ve piyano son derece rahat bir şekilde akarken, davul atakları farklı şekillerde kendini gösteriyor. Tarzlarında değişik ve tuhaf yanlar var. Kategorilendirme çalışması yaparken Avant Folk içerisine bile dahil edebilirsiniz Saint Just'ı. Hepsini bir kenara bıraktığınızda ise albüm gerçekten de şaşırtıcı.

SAINT JUST

Jenny Sorrenti / Vokal
Antonio Verde / Klasik Gitar, Bass
Robert Fix / Saksafon
Mario D'Amora / Piyano, Org
Tony Esposito / Davul
Gianni Guarracino / Elektrikli Gitar

SAINT JUST

01. Il Fiume Inondò (10:43)
02. Il Risveglio (6:16)
03. Dolci Momenti (3:16)
04. Una Bambina (8:02)
05. Triste Poeta Di Corte (6:19)
06. Saint Just (3:58)

9 Mayıs 2023 Salı

Odissea / Odissea (1973)

Italian Progressive Rock
janrının (RPI - Rock Progressivo Italiano) en belirgin albümlerinden birini kaydeden Odissea, 70'li yılların başında Pow-Pow adıyla kurulmuş. Kısa bir süre sonra, hayallerini büyütmeleri gerektiğini anladıklarında ismin grubu taşıyamayacağını düşünüp Odissea'da karar kılmışlar. Odissea isminin ortaya çıkmasında ve seçilmesindeki en büyük etkinin, gruba 1972 yılında katılan gitarist Luigi Ferrari tarafından yapıldığı da biliniyor.

Albümün öncesinde ve sonrasında çıktıkları konserlerde tam bir konser grubu olduklarını kanıtlayan grup, bu başarılı portre sayesinde İtalya'ya turneye gelen Genesis ve daha sonra da o dönem İtalya'nın en iyilerinden biri olan Banco Del Mutuo Soccorso'nun konserlerinde destek grubu / ön grup olarak sahne almışlar. Oldukça başarılı bir albüme ve çıktıkları konserlere rağmen çok fazla da bir arada kalamamışlar ve grup 70'lerin sonlarına doğru bir daha birleşmemek üzere dağılmışlar.

Odissea'nın en önemli tarafı karmaşık, enfes ya da uzun parça yapıları filan değil. Grup, Rock Progressivo Italiano'nun iyi - kötü, doğru - yanlış, ahlaksız - erdemli tüm yanlarını yansıtan, bütüncül bir albüm kaydedip yayınlamış olmalarıyla öne çıkıyor. Beklentilerinizi koskoca bir janrı nitelendirme, özelliklerini ortaya koyma ile sınırlandırarak dinlemeniz, Odissea'yı daha iyi anlamanızı sağlıyor yani.

Bunun yanında melodik bir yapıya sahipler. Progressive Rock'a, az önce de bahsettiğimiz gibi karmakarışık düzenlemelere sahip olmayan ve melodik olarak genişleyen tarafına yaslanıyorlar. Albüm, konsept bir albüm olmasa da parçaların birbirini ilgi çekici şekilde tamamladıklarını ve neredeyse birbirlerinin devamıymış gibi algılandıklarını belirtelim.

Albümde enstrüman kullanımları da oldukça iyi. Zaten Luigi Ferrari bile bu konuda tek başına gösterilebilecek bir örnek diyebiliriz. Roberto Zola'nın vokali de albüme pek çok farklı ton katıyor. Özellikle 80'lerde moda olan tarzda bir sese sahip Zola. Az hırıltılı, keskin ve insanın içine dokunan bir yanıklıkta. Bu arada Zola'nın yaptığı en büyük hatanın da 1974 yılında, solo kariyere başlamak için grubun albümünden hemen sonra gruptan ayrılması olduğunu söyleyelim. Hata diyoruz, çünkü Zola'nın solo kariyeri hiçbir zaman başlamamış. :)

Melodik taraftan yaklaştıklarını vurguladığımız grubun, doğal olarak ritim bölümü gerçekten de işin hakkını vererek yapıyorlar. Bir anda değişen ama sonra ana melodiye dönen yapısı ve davul / bass uyumu gerçekten de iyi.

ODISSEA

Roberto Zola / 12 Telli Gitar, Akustik Gitar, Vokal
Luigi "Jimmy" Ferrari / Elektrikli Gitar, Akustik Gitar, 12 Telli Gitar
Ennio Cinguino / Piyano, Org, Mellotron
Alfredo Garone / Bass, 12 Telli Gitar
Paolo Cerlati / Davul
"little" Simona / Sesler

ODISSEA

01. Unione (6:06)
02. Giochi Nuovi Carte Nuove (4:57)
03. Crisalide (4:45)
04. Cuor di Rubino (2:47)
05. Domanda (5:32)
06. Il Risveglio di un Mattino (4:16)
07. Voci (4:04)
08. Conti e Numeri (4:33)

8 Mayıs 2023 Pazartesi

America / Hat Trick (1973)

1973 yılında yayımlanan Hat Trick, America'nın üçüncü stüdyo albümü. Albümde toplamda 11 şarkı yer alıyor. Albüm, grubun müzikal tarzını geliştirerek, daha da olgunlaştırdığı bir döneme işaret ediyor diyebiliriz. Albümle ilgili bir diğer önemli nokta ise grup üyelerinin birçok enstrümanı kullanması ve birden fazla tarzı harmanlaması nedeniyle diğer albümlerinden oldukça farklı olması. Gerçi Soft Rock, Pop Rock ya da Country Rock ile ilgilenmiyorsanız bunun çok bir önemi de yok sizin için. :)

Albüm, diğer America albümlerinden farklı olarak, grubun Folk-Rock kökenlerine daha az bağlı kaldığı bir albüm olarak da çıkıyor karşımıza.. Albümde yer alan şarkılar, Country, Blues ve Soft Rock gibi farklı türlerin etkisini taşıyor. Bu nedenle, albümün genel tarzı, diğer America albümlerinden oldukça farklı ve bu durum hayranlar arasında o dönemde karışık tepkilere yol açmış. Pek çok dinleyici için Hat Trick, ilk iki albümle alakası olmayan farklı ve değişik bir albümdür.

Değişik olması, kötü olduğu anlamına gelmiyor tabi. Albüm başarılı şarkılara sahip. Açılış şarkısı Muskrat Love, zamanla grubun en tanınmış şarkılarından biri haline geldi ve birçok müzisyen tarafından coverlandı. Albümde ayrıca, She's Gonna Let You Down ve Rainbow Song gibi hit olma potansiyeli yüksek olan şarkılar da yer alıyor.

Albümün ikinci şarkısı Wind Wave ise, grubun müzikal tarzını daha da olgunlaştırdığını gösteriyor. Şarkı, gitar ve klavyenin uyumlu çalışlarıyla, birbirine bağlı bir melodik yapıda ilerliyor. Bu şarkıda, müzikal tarz ve sözlerdeki güçlü metaforik anlatım, grubun müzikal tarzında ciddi bir dönüşümü ifade ediyor bile denilebilir.

Rainbow Song, albümün en unutulmaz parçalarından biri. Bu parçada, müzikal tarz yine Soft Rock ve Folk müzik etkileriyle yoğrulmuş. Ancak, sözlerdeki nostaljik anlatım, şarkıyı daha da derinleştirmektedir.

Albüme adını veren parça Hat Trick ise, grubun müzikal tarzını tam anlamıyla yansıtıyor. Gitar riff'leri, davul ve klavyenin uyumu, parçanın melodik yapısını tamamlıyor. Bu arada belirtmeden geçmeyelim, alışkın olmadığımız üzere America'nın en uzun parçasıdır da Hat Trick. 8.30'a varan süresiyle America'nın kendisini aşmasını sağlamıştır.

AMERICA

Gerry Beckley / Gitar, Klavye, Lead Vokal
Dewey Bunnell / Gitar, Lead Vokal, Vokal
Dan Peek / Gitar, Klavye, Lead Vokal, Vokal

Konuk Müzisyenler:
David Dickey / Bass
Hal Blaine / Davul, Vurmalılar (Muskrat Love hariç tüm albümde)
Henry Diltz / Banjo (Submarine Ladies)
Billy Hinsche / Vokal (Hat Trick)
Bruce Johnston / Vokal (Hat Trick)
Lee Keifer / Armonika (Submarine Ladies)
Robert Margouleff / Synthesizer
Chester McCracken / Conga
Jim Ed Norman / Piyano (She's Gonna Let You Down)
Tom Scott / Saksafon (Rainbow Song)
Joe Walsh / Gitar (Green Monkey)
Carl Wilson / Vokal (Hat Trick)
Lorene Yarnell / Taps (Hat Trick)

HAT TRICK

01 - Muskrat Love 3:02
02 - Wind Wave 3:04
03 - She's Gonna Let You Down 3:40
04 - Rainbow Song 4:00
05 - Submarine Ladies 3:12
06 - It's Life 3:59
07 - Hat Trick 8:29
08 - Molten Love 3:08
09 - Green Monkey 3:35
10 - Willow Tree Lullaby 2:30
11 - Goodbye 3:00

27 Nisan 2023 Perşembe

Jumbo / Vietato Ai Minori Di 18 Anni ? (1973)

Şarkıcı, söz yazarı, besteci, klavyeci, saksafoncu Alvaro Fella'nın solo albümü olarak başlayan Jumbo, RPI'ın (Rock Progressive Italiano / Italian Progressive Rock / İtalyan Progressive Rock'ı işte özetle) iyi gruplarından biridir. Adını Alvaro Fella'nın lakabından alır. Dediğimiz gibi ilk albüm kayıtları bitmek üzereyken bile albüm, Fella'nın solo albümü olarak düşünülmüş ama gruptakilerin yoğun katkısının göz arı edilmemesi gerektiğine inanan Fella tarafından Jumbo adıyla grup albümü olarak sonlandırılmış.

1969 yılında bir araya gelen grup elemanları başlangıçta grup olma niyetinde bile değillermiş. Fella'nın ilgi çekici sesinin arkasında çalarak biraz para yaparız kaygısı gütmüşler gibi de durmuyor değil. Zaten ilk albüm hem ticari hem de kalite açısından ortalamanın altında. Dönemin RGI arenası düşünüldüğünde ortalamanın altı, kabul edilebilir bir yer de değil. Fakat grubun fark ettiği en önemli şey, birbirleri ile olan uyum olmuş. Bu nedenle de devam etmeye karar vermişler. Aynı yıl, yani 1972 içerisinde ikinci albüm DNA'i kaydetmişler.

DNA ilk albümle karşılaştırılmayı bile kabul etmeyecek kadar iyi bir albüm olarak ortaya çıkmış. O noktadan sonra da kendilerine yer edinmeyi başarabilmişler. Çıktıkları başarılı konserlerin ardından da üçüncü albüm kaydına başlamışlar. Edindikleri deneyim ve kazandıkları ticari başarı onları biraz rahatlatmış olsa gerek zira üçüncü albüm Vietato Ai Minori Di 18 Anni ? enfes bir kayıt olarak görülüyor. Biraz deneysel, biraz Blues içeren, arada Heavy Prog'a selam verip ardından hafif bir Psychedelic esinti yayan ilgi çekici bir albüm olmuş.

Fella'nın dipten, derinden ve yırtıcı şekilde gelen vokali ile birlikte iyi ilerleyen bir albüm Vietato Ai Minori Di 18 Anni ?. Ritimleri ile de göz dolduruyor. Gitarlar kendinden geçip bir oraya bir buraya saldırır şekilde ilerlerken aralara giren klavyeler, flüt ve saksafon ise albümdeki parçaları bambaşka yerlere taşıyor.

Albümdeki alçalıp yükselme konusunda bir hayli iyiler. Derinden bir yerden başlayıp hiç beklemediğin bir anda Orta Çağ'da savaş alanındaymış hissiyatı yaratan bir yüksek ritme ulaşıyorlar. Coşkulu anlarda ise bir anda sizi yerin dibine sokacak kadar derine iniyorlar.

JUMBO

Alvaro "Jumbo" Fella /Vvokal, Elektrikli Piyano (3,7), Org (3), Saksafon (7)
Daniele "Pupo" Bianchini / Akustik Gitar (4), Elektrikli Gitar
Sergio "Samuel" Conte / Klavye
Dario Guidotti / Flüt, Ağız Harp, Akustik Gitar, Sixtro (7), Vokal (2)
Aldo Gargano / Bass, Mellotron (5), Bells & Sixtro (6)
Tullio Granatello / Davul, Timpani (6,8)

Konuk Müzisyenler:
Lino "Fats" Gallo / Slide Gitar (5)
Franco Battiato / VCS3 Synthesizer (5)
Angelo Vaggi / Minimoog Synthesizer (5)
Lino "Capra" Vaccina / Tabla, Vurmalılar (5)

VIETATO AI MINORI DI 18 ANNI ?

01. Specchio (7:23)
02. Come Vorrei Essere Uguale A Te (5:43)
03. Il Ritorno Del Signor K (2:03)
04. Via Larga (6:59)
05. Gil (7:12)
06. Vangelo? (5:41)
07. 40 Gradi (6:41)
08. No! (2:21)

23 Nisan 2023 Pazar

Lynyrd Skynyrd / (pronounced 'lĕh-'nérd 'skin-'nérd) (1973)

Çok uzun zaman önce, blog daha emekleme aşamasındayken paylaşmıştık Lynyrd Skynyrd'ı ve ikinci albüm olan Second Helping'i. Aradan geçen 15 yılın ardından ilk albümü de ekleyelim. Haklarında söylenecek çok şey var elbette ama ne gereği var diye düşünmeden de edemiyor insan. Güney Konfederasyonu meselesi olması daha fazla sevilme ihtimalleri de olabilirdi şüphesiz. 

Yaptıkları dinamik, coşkulu, hararetli müzik ile pek çok kişinin hayatına etki edebilecek cinsten parçalara sahipler. Sözleri bir kenara bırakırsanız müzikal anlayışları ve albümler / grubun müziğini oturttukları zemin gayet sağlam. Kimi zaman kaç gitar var yahu bu parçada diyebileceğiniz türden zenginliklere de sahip Lynyrd Skynyrd.

Southern Rock'ın en bilinen, en sevilen gruplarından olmalarının yanında parçalara kattıkları Blues Rock ve Hard Rock soslarıyla da oldukça keyifli işlere imza atmışlar. 1964 yılında Jacksonville'de lise zamanlarında temelleri atılan grup ancak 1973 yılında bu ilk albümü yayınlayabilmiş. İsimleri ile ilgili pek çok efsane bulunmakla birlikte, lisedeki beden eğitimi öğretmenleri Leonard Skinner'dan geldiği de biliniyor.

Normalde, Southern Rock yapan grupların 1-2 öne çıkan parçası olur ve onlar üzerinden albüm satmaya girişirler. Ama Lynyrd Skynyrd'da durum tamamen farklı. Her bir parça kendi içinde, kendi alanında iyiler. Çok bilinmeyen bir grubun ilk albüm performansı olarak düşünüldüğünde de bu albüm gerçekten de dolu dolu. Albüm neredeyse bir Best Of kıvamında. Bütün parçalar türün en iyi örnekleri olarak düşünülebilir. Tuesday's Gone, Gimme Three Steps, Simple Man, Poison Whiskey ve tabi ki grubun alamet-i farikası Free Bird. Adını buraya yazmadığımız parçaların iyi olmadığını düşünmeyin, onlar da en az bunlar kadar iyiler.

Fakat gelip tıkandığımız nokta, Güney Konfederasyonu bayrağına sıkı sıkıya bağlı oldukları yer oluyor genelde. Grubu sevmekle sevmemek arasında kalmanızın tek sebebi sadece bu oluyor. Müzikal anlayış, türe kattıkları, artan popülariteye rağmen bozulmayan kaliteleri ile alkışı hak ederlerken diğer yandan da kendi içinizde sıkıntılı bir pozisyona girmenizi sağlıyorlar. 

Buna rağmen açık etmeseniz de, gizliden gizliye Lynyrd Skynyrd sevip dinleme ihtiyacınızdan vazgeçemiyorsunuz. Neil Young'dan özür dileriz!

LYNYRD SKYNYRD
Ronnie Van Zant / Lead Vokal
Billy Powell / Klavye
Gary Rossington / Lead Gitar, Ritim Gitar, Slide Gitar
Allen Collins / Lead Gitar, Ritim Gitar
Ed King / Lead Gitar, Bass
Bob Burns / Davul
Leon Wilkeson / Bass

Konuk Müzisyenler:
Roosevelt Gook / Bass, Vokal, Bass Davul, Mandolin, Org, Mellotron
Robert Nix / Davul
Bobbye Hall / Vurmalılar
Steve Katz / Armonika

LYNYRD SKYNYRD (pronounced 'lĕh-'nérd 'skin-'nérd)

01 - I Ain't the One 3:51
02 - Tuesday's Gone 7:32
03 - Gimme Three Steps 4:30
04 - Simple Man 5:57
05 - Things Goin' On 4:57
06 - Mississippi Kid 3:57
07 - Poison Whiskey 3:11
08 - Free Bird 9:08

21 Nisan 2023 Cuma

Aunt Mary / Janus (1973)

Norveç'in en iyi Progressive Rock gruplarının başında Aunt Mary geliyor. 60'ların sonunda Fredrikstad'da kurulan grup 70'li yıllar boyunca 3 stüdyo albümü ve 2 toplama albüme imza atıyorlar. Toplamaların çıkma sebebi elbette ticari. Zira ilk 3 albümde yaptıkları kayıtları ne kadar servis ederseniz edin para kazandırır nitelikte.

Stüdyo albümlerinin üçüncüsü olan Janus ise grubun en iyi albümü olarak nitelendiriliyor. Albümdeki oturmuşluk hissi, enstrümantasyon ve düzenlemelerdeki profesyonel bakış açısı ile gerçekten de hem Norveç'in hem de grubun en iyi Progressive Rock kaydı sayılabilir.

Grubu tam bir kategorilendirme içerisinde değerlendirmek istiyorsak bu Eclectic Prog olmalıdır. Zira pek çok farklı tür ve tarzın bileşenlerini içeriyor ve yapısal olarak farklı bağlantılar içeriyor. Vokal bile duruma göre davranıp farklı sesler ile kendini gösteriyor. Özellikle bir parçada Blues etkileri ile neredeyse Robert Plant vokaline varan sesler duymak mümkün.

Albüme giriş parçası Path of Your Dream ise tam anlamıyla bir Heavy Rock / Heavy Progresssive Rock parçası. Yüksek perdeden gelen dinamik ritimleri ile fazlasıyla coşkulu ve çekici bir hal alıyor. Parçanın klavye bölümleri de buna büyük katkı sağlıyor. Gerçi parçanın ilk bölümünden sonra işler değişip Genesis ve Peter Gabriel vokalini andıran bölümlere geçiş yapıyor. Ama bu tam bir benzerlik de değil. Feyz aldıkları ortada ama parçanın gidişatını hemen değiştirmelerinden bunun bir gönderme olduğunu anlıyorsunuz.

Tercihe göre değişebilecek bir durum olmakla birlikte Janus grubun diğer albümlerine oranla daha oturmuş bir yapıya sahip. Bir önceki albüm Loaded'a oranla daha sakin mesela. Ama ilk albümdeki Progressive öğeler üzerinden düşünüldüğünde daha az bileşen içerdiği de bir gerçek. Ben de grupla aynı adı taşıyan ilk albüm ile Janus arasında kararsız kaldım, bloga ekleme konusunda. Dediğim gibi kişisel tercihler öne çıktığında iş daha da kolaylaşıyor.

Janus'un ardından grup uzunca bir süre sessizliğe dalmış. 1974 ve 1975'te yayınlanan toplama albümlerin ardından 1981'de bir araya gelerek verdikleri konser kaydı, ardından yayınlanan bir iki toplamanın daha ardından 2016 yılında New Dawn adında yeni bir albüm daha yayınladılar. 70'lerin Aunt Mary'si düşünüldüğünde çok iyi bir albüm olmasa da 2016'da yayınlanmış Eclectic Prog bir albüm için de iyi sayılabilecek niteliklere sahip.

AUNT MARY

Bjoern Christiansen / Gitar, Vokal
Bengt Jensen / Klavye
Svein Gundersen / Bass, Piyano, Vokal
Kjetil Stensvik / Davul, Vokal

JANUS

01. Path of your dream (4:06)
02. Mr. Kaye (2:01)
03. Nocturnal voice (6:06)
04. For all eternity (6:54)
        Untitled - Hidden track (0:41)
05. Stumblin' stone (6:10)
06. All we've got to do is dream (2:53)
07. Candles of Heaven (5:26)
08. What a lovely day (5:15)

7 Mart 2023 Salı

Country Lane / Substratum (1973)

Heavy Progressive Rock
'ın İsviçre'deki en önemli temsilcilerinden biri hatta belki de en önemlisi olarak sayabileceğimiz Country Lane, fazla bilinen Substratum albümüne rağmen öne çıkamamış, hakkında çok az bilgiye sahip oluğumuz gruplardan biri. 1972 yılı dolaylarında kuruldukları, epeyce bir konserde sahne aldıkları, efsanevi bir albüm kaydettikleri ve dağıldıkları dışında başkaca bilgi bulmak olukça zor.

Bulundukları bölge itibariyle Krautrock'a daha yakınlarmış görüntüsü olsa da aslında Country Lane, İngiliz tipi Rock üzerine yoğunlaşıyor. Grubun müzikal anlayışında açıkça görülen Deep Purple ve Uriah Heep izleri albümün de her yerine yayılmış durumda. Melodik bir yapıya sahip olan müziklerinde destansı parçalar bulunmakla birlikte vodvillere öykünen mizahi parçalar da kendine yer bulmuş. Kesinlikle Alman ekolünden ve Krautrock'tan olabildiğince uzaktalar. İngiliz tarzından beslenen ama kendilerine has bir yapı oluşturabilmiş gruplardan aynı zamanda.

Bazı eleştirmenlerce Nektar ya da Frank Zappa gibi isimlerle karşılaştırılma yanlışına da düşüldüklerini belirtelim. Evet, Psychedelic Rock'tan çok fazla iz mevcut Country Lane müziğine. Lakin Zappa ya da Nektar gibi değiller. Onlardaki karmaşık yapılar Country Lane'de çok fazla bulunmuyor. Grup az önce de bahsettiğimiz üzere daha melodik bir havada. Bunu bile isteye seçtikleri de açıkça görülüyor. 1970 - 1973 arası dönemin Progressive Rock için büyüme evresi olduğu ve bu evredeki gelişmelerin, müzikal anlayışların bir hayli ilerlediği düşünüldüğünde Country Lane daha geriden geliyor. Teknik ile alakalı olmayan sadece bakış açısıyla anlaşılabilecek bir durum gibi geliyor bu.

Piyasadaki bütün gelişmişliğe rağmen erken dönem Deep Purple tarzına yakın bir tarz kullanmak, Progressive Rock olduğu halde Proto Prog gibi görünmek grubun kendi tercihi olmalı. Zira albümde bu yönde herhangi bir eksiklik ya da yanlışlık göze çarpmıyor. Tam da istedikleri şeyi yapmışlar gibi duruyor.

Sebepleri ne olursa olsun, belki tercih belki de becerememişlerdir, bilemiyorum ama Country Lane, özellikle de İsviçre'den çıkmış gruplar içerisinde özel bir yeri hak ediyor. Tek albümlü efsaneler listemize istemeden bile girebilecek yeteneğe, kaliteye ve bakış açısına sahipler.

COUNTRY LANE

Raymond Amey / Gitar, Synthesizer, Vokal
Olivier Maire / Org, Piyano, Spinet, Vokal
Jean-Francois Donze / Davul
Giancarlo Duella / Bass
Freddy Von Kaenel / Ritim Gitar, Banjo

SUBSTRATUM

01. With A Sweet Whistle To My Ears (6:21)
02. It's Only Your Memory Playing Just The thought of a First Love (2:36)
03. Substratum (1:47)
04. In the Morning Sun (3:26)
05. Good Old Time (2:36)
The Disgusting Story of the Captain Bloom
06. Song To Ivan (7:00)
07. Letter to a Friend (7:39)
08. Captain Bloom (2:39)
09. Lilliput's Safari (2:16)